Denisa Gültekin, 2022’nin son röportajında hayallerinden bahsederken, herkesin yeni yılını
kutladı. Aynı zamanda profesyonel sporcu olan güzel oyuncu, müziği de kalbinde taşıyor.
İleride yeniden şarkılar yapacağını söyleyen Gültekin, “Bölünmem değil, bütünleşmem
gereken bir evredeyim” dedi.
TV8'de yayınlanan “Yazgı”da 'Nazlı' karakterini canlandırıyorsunuz ve aynı zamanda TRT
Dijital'de bir yapımda rol alıyorsunuz. Bize biraz rollerinizi anlatıyor musunuz?
İlk dizi deneyimim olarak Nazlı benim için hep çok özel kalır, o ilk benim göz ağrım.
Nazlı'nın içinde Denisa'yı bulmak, Denisa'nın içinden Nazlı'yı çok başka perspektiflerle
çıkarmak… Kimi zaman çatışıp, 'hayır burada böyle yapmıyor' derken, o an aslında kim
olarak bu kanıya varıyorum? Çelişkileri ama bir yandan da asıl öz bene benzettiğim esprili,
enerjik, komik, pozitif yanı... Nazlı'yı seviyorum ve ilk karakterim böyle tatlı bir kız olduğu
içinde kendimi şanslı buluyorum. Bu şans ışığım akabinde, kendimi TRT Dijital'de Bülent
İşbilen imzalı 'Koyu Beyaz' projesinin içinde bulmamla da devam etti. Ana dilim olmayan ve
öğrenip henüz yüzde 100 hakim olmadığım bir dilde de oyunculuk deneyimim vardı. Melez
Kolombiyalı 'Jade' karakterinde bir kızı canlandırdım. Müthişti benim için, eşsizdi. Ekip
arkadaşları, oyuncular adamları, yöneticilerimiz, partnerlerim hepsi birbirinden profesyonel
ve özel insanlar. Onlarla tanışıp aynı projeye yerleşebilme şansım için artı şansım var.
Profesyonel dansçı ve balerinsiniz. Oyunculukla nasıl tanıştınız?
Sanatın hiçbir dalı birbirinden ayırt etmeksizin özel ve değerli! Ve ben hepsinin görünmeyen
bir bağ gibi birbiri ile ilintili olduğuna inanıyorum. Ritim duygusu çok iyi olan biri güzel dans
edip şarkı söyleyip belki enstrüman dahi çalabiliyor. Kendini bu doğrultuda ifade edebilen
kişi aynı şekilde müzikal, tiyatro ve oyunculukta da var olabiliyor. Ben ise tüm bu büyüleyici
dalların arasında tercih yapmadan hayatın bir şekilde bu yolda evrilmemiz gereken yere kader
frekansı ile bizi götürdüğünü düşünüyorum.
Vücut Geliştirme Milli Takımı’nda yer aldınız ve şampiyonluklarınız var. Bıraktınız mı
profesyonel sporu?
Artık bu sporu profesyonel anlamda yapamasam da hayattaki her şeyin sağlıklı bir zihin ve
bedenle başladığını, yediğimiz içtiğimiz besinlerin aslında kim olduğumuzu belirlediği
farkındalığını ne mutlu bana çok erken yaşta misyon edindim. Sağlığım ve mutluluğum adına,
yaşam amacım için bir milli kimlikle olmasa da devam ediyor. Disiplinli ve istikrarlı şekilde
antrenmanlarım devam ediyor.
Oyunculuk eğitimi alıyor musunuz?
İsmail Baha Sürelsan Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nden sonra esas eğitimine menajerimin
okulu Tümay Özokur Akademi’de başladım. Kubilay Karslıoğlu’ndan diksiyon, Ayşe
Tunaboylu’dan doğaçlama, Burak Sarımola’dan ise kamera önü oyunculuğu eğitimi aldım.
Uzun yıllar Anadolu Ateşi’nde dans ettiniz, biraz o tecrübenizden bahseder misiniz?
Anadolu Ateşi’ne girişim çok küçük yaşta, bale çocuk bölümü ile gerçekleşti. İlk ben balerin
olacağım dediğim ve sahne hayatını öğrenme yerimdi. Kısa bir süre sonra Devlet Opera
Balesi’ne geçiş yapıp, eğitimlerime orada devam ettim. Sahnelerim hep DOB’ de oldu.
‘SURVIVOR’ GURUR VERİCİ BİR TECRÜBEYDİ
Sizi Türkiye aslında “Survivor” yarışmasıyla tanıdı. Bu programa katılımınız nasıl oldu?
Nasıl geçti “Survivor” tecrübesi?
Bizim 2017 kadrosu Ünlüler-Gönüllüler tamamen milli sporculardan seçilmişti ve milli takım
senesiydi. Ben de Türkiye Vücut Geliştirme Federasyonu’nda derecelerim olduğu ve dünyada
ülkemi temsil ettiğim için o kadroya dahil olabilme fırsatı yakalamıştım. İlhan Mansız, Serhat
Akın, Adem Kılıçcı, Sema Aydemir gibi eşsiz sporcu isimlerle henüz 18-19 yaşlarındayken
aynı yarışmada yer almak benim için gurur vericiydi.
Bir yandan da üniversite eğitimiz devam ediyor; ne okuyorsunuz ve ileride okuduğunuz
bölümle ilgili neler yapmak istersiniz?
Sinema-TV bölümüne geçiş hikayem, “Yazgı” dizisinde oynamaya başlamamla paralel
gelişti. İnsan gözünden esinlenerek, ilham alınarak icat edilen ve çok üst teknolojilere kadar
ulaşan kameralar set ortamında oyunculuk dışında da ilgi odağım olmuştu. Bu ilgiyi teknik
bilgiler ve akademik bir kariyer ile de taçlandırmak istemiştim. Umarım mezun olduğum
günleri görebiliriz.
Aynı zamanda müzik çalışmalarınız da var. Müzik tutkunuz nasıl başladı ve gündemde yeni
projeleriniz var mı?
Set yoğunluğundan dolayı müziği askıya almış gibi görünsem de karavanda ekip
arkadaşlarıma elimde saç fırçası konserlerimle kaldığım yerden devam ediyorum aslında
(gülüyor)… Müzik hep içimde! Ve elbette ki ileriye dönük farklı düşüncelerim ve projelerim
de var. Sadece biraz zaman. Bölünmem değil, bütünleşmem gereken bir evredeyim. Odağım
dağılmadan hamurumun istediğim kıvama erişebilmesi adına... Ancak şu anda bu gerekçeler
nedeniyle single-albüm üretemesem de hala bazı değerli günlerde, çok sevdiğim orkestralar
eşliğinde akustik sahnelerim devam ediyor.
SANAT AĞIR BASARDI
Hem sporun hem de sanatın birçok farklı dalıyla ilgilisiniz. Birini seçmeniz gerekseydi,
hangisi daha ağır basardı?
Sanat ağır basardı. Üzülerek fiziğime, gücüme veda edip yola ruhum ile devam ederdim.
Umarım bir gün böyle bir seçim yapmak zorunda kalmam.
Gelecek planlarınız arasında neler var? 2023'te sizi nerelerde?
Sanırım en büyük hayalim hem oyunculuğu hem müziği hem dansı bir arada yaşayıp
deneyimleyebileceğim global ses verecek bir müzikalin içinde yer alıyor. 2023 bana ve sizlere
hayallerin hedefi olabilme, hedefte gerçek olabilme mutluluğunu yaşatsın o halde. Hepimize
en içten dileklerimle iyi seneler tebrikler.
02.01.2023 | hurriyet.com.tr | Röp: Mehmet ÜSTÜNDAĞ